Minik bir koydeyiz adi Kucuk Omonvil. Avuc ici kadar meydaninda, bir kilise ve Jacques Baba'nin evini gosteren tabela var.
Gunun onemi sekizinci evlilik yildonumumuze denk dusen siir okuma gunu. Tema: Deniz, ask ve olum. Bir yuzyil farkla nerdeyse karsilikli kiyilarda yasamis iki buyuk sairin capraz okumalari. Jacques Prévert son alti yilini bu kucuk koyde Mans kiyisinda gecirmis, Victor Hugo surgunde oldugu karsi kiyi adasi Guernesey'de.
mimoslar acmis, adalara gitme zamani Istanbul'da:)
Kamelyasiz olmaz!
Normandiya tematik resmi inekler ancak bunlar Norman cinsi degil sanirim Salers'ler. Her gordugumde aa inek diye sevindigim buralilarin bir turlu anlayamadigi bir saskinlik hali:) sabah evden cikinca minik koy yolunda yol verdigim atlilar, traktorlere bayiliyorum ben...
Baba'nin evi, bahcesini kendi elleriyle olusturmus, merakla nerdeyse nefesimi tutarak iceri giriyorum. Unlulere vs degil ama yazarlara hayranimdir ben, yanlarinda heyecanlanirim.
Kiyisinda otursak biraz nasiplenirmiyiz yetenekten...
somine detay |
Kedisiz sair olmaz :) sevmek icin baska bir neden daha. |
Manolya agaclariyla cevrili arka avlu ve heykel |
Sairin calisma odasi, davetsiz gelmis gibi cekingenim. Izin alip fotograf cekiyorum ama yine de icim rahatsiz, ozelini rahatsiz ediyor gibiyim. Torunuyla cekilmis fotografi cok guzel ve duygu yuklu.
Calisma masasi uzun ve detaylarina bakmaya doyamiyorum. Sade evet ayni kendisi gibi. Jacques Prévert siirlerini yayinladiginda agdali edebiyat gelenegi hakim ve siirlerini basit buluyor edebiyat cevreleri kaale almiyor. Sonradan basit gorunen siirlerin anlamli katmanlari kesfediliyor. Ben 19 yasindayken fransiz siirlerini fransizca okuyabilmek icin bir kac kur fransiz kulture gitmistim ancak cok zor geldiginden birakmistim. Hayat bana ikinci imkani sundu ve simdi bu keyfi yasayabiliyorum. Hala Jacques baba'nin siirlerini okuyunca aglarim hele bir tanesi var ki; Sabah kahvaltisi diye Turkceye cevrilmis, online cevirleri icin asagida link verdim. Kendim cevirme densizliginide yapacak degilim.
kalemtrasa dikkat |
Usta anca koca bir masaya sigdirabilmis zengin ruhunu |
Sairin odasindan gorulen manzara, tavuklar, kamelyalar, tas evler ve mimosa agaci o genis hayalgucuyle kimbiler daha neler goruyordu.
Pikasso'nun yaptigi Prévert portresi. |
Cicek siiri en guzel yerde bahcede sergileniyor |
Evin etrafinda Jacques Prévert tarafindan yaratilan bahcedesiniz, gezinti yapmakta, durup hayallere dalmakta serbestsiniz... |
Il a mis le café
Dans la tasse
Il a mis le lait
Dans la tasse de café
Il a mis le sucre
Dans le café au lait
Avec la petite cuiller
Il a tourné
Il a bu le café au lait
Et il a reposé la tasse
Sans me parler
Il a allumé
Une cigarette
Il a fait des ronds
Avec la fumée
Il a mis les cendres
Dans le cendrier
Sans me parler
Sans me regarder
Il s'est levé
Il a mis
Son chapeau sur sa tête
Il a mis son manteau de pluie
Parce qu'il pleuvait
Et il est parti
Sous la pluie
Sans une parole
Sans me regarder
Et moi j'ai pris
Ma tête dans ma main
Et j'ai pleuré
Meyvelitepe haber verdi bu siirin tam 7 farkli cevirisinin oldugu bir site var internette. sabredip okursan 25'inci sayfada demis beni ne kadar iyi taniyor hakikaten ben bakmistim sonra sikilip bitirmedim o siteyi:) Siir cevirmenin ne kadar zor oldugunu bir kere daha gormek icin gayet ilginc bir calisma. En begendigim iki ceviriyi buraya kouyuorum birisi zaten hep begendigim Tahsin Sarac'tan digerini tanimiyorum Mustafa Durak'tan. Siteye giris icin tiklayiniz
.http://www.scribd.com/doc/29269896/Jacques-Prevert-in-Sabah-Kahvalt%C4%B1s%C4%B1-%C5%9Eiiri-ve-Tukce-Cevirileri
KAHVALTI
Fincana
Kahveyi koydu
Kahveye
Sütü koydu
Sütlü kahveye
Şekeri koydu
Kaşıkla
Karıştırdı
Sütlü kahveyi içti
Fincanı yerine koydu
Benimle konuşmadan
Bir sigara
Yaktı
Dumanlarıyla
Halkalar yaptı
Külleri
Kül tablasına döktü
Benimle konuşmadan
Yüzüme bakmadan
Yerinden kalktı
Şapkasını
Başına koydu
Yağmurluğunu
Sırtına geçirdi
Yüzüme bakmadan
Hiç konuşmadan
Yağmur yağıyordu
O yağmurda
çekip gitti
Ben de
Kapatıp avuçlarımı yüzüme
Ağladım ağladım.
çeviri: Tahsin SARAÇ
SABAH KAHVALTISI
Koydu kahveyi
Fincana
Koydu sütü
Kahvenin içine
Koydu şekeri
Sütlü kahveye
Küçük kaşıkla
Karıştırdı
İçti sütlü kahveyi
Ve bıraktı fincanı
Konuşmadan benimle
Yaktı
Bir sigara
Halkalar yaptı
Dumanıyla
Döktü külleri
Kül tablasına
Konuşmadan benimle
Bakmadan bana
Kalktı
Geçirdi
Şapkasını başına
Giydi
Yağmurluğunu
Yağmur yağıyordu çünkü
Ve gitti
Yağmurda
Tek söz etmeden
Bakmadan bana
Ve ben aldım
Başımı elime
Ve ağladım.
çev: Mustafa DURAK (43