Uzun uzun Istanbul'u anlatacagim elbet ancak donusten 3 gun once yedigim Kilis kebabindan zehirlenince tum planlar altust oldu. Bugun 6. nci gun olmasina ragmen cok az iyilesebildim. Eller titrek basim donuyor 6 gundur hicbir sey yiyemedigimi soylemis miydim? Cumartesi Kapalicarsi'daki Rejon Kilis kebabcisina gittik. Oglus vejetaryanim ben yemem diye tutturmalarindan birini yapti sonradan sukrettigim, yanimda Istanbul'lu can dostum vardi. Onlara birsey olmadi ben doktorun dedigine gore, turisticus bakterisine maruz kaldim. Et cok tuzluydu muhtemelen bozulmus eti kurtarmak icin tuzu basmislardi. Istanbul'un bakterileri bana artik yabanci imis, Istanbul artik bana turist muamelesi cekiyor galiba en cok agrima giden bu oldu! Gelen turistler biraz degisik birsey yeyince hemen zehirlenirler birgun benimde basima gelecegine hayatta inanmazdim. C'est la vie (hayat bu). Donus huznu yasamadim fena mi? Neyse biz yine guzelliklerine odaklanalim. Ponponlar gibi bogaz sirtlarina dusmus erguvan cicekleri, bogazin her kosesinde karsiniza cikan mor salkimlar, leylaklar; kokulariyla, renkleriyle cezbetti beni, sukrettim. Son yillarda korkunc bir degisim gostermis tanimakta zorlandigim Istanbul' da, hala ozgun, Istanbul'a ait, herkesten daha çok Istanbul'lu ciceklerini gorebildigim icin.
