26.10.2009

Paris'teyim

Gene Paris guzel Paris soylecek sozu, gosterecek guzellikleri bitmeyen Paris...Simdilik fotograf cekmekle mesgulum eve donunce yazilara devam.

23.10.2009

Cherbourg sabahı ve çikolatalı kirpi



Sabah telaşı uyandık, Leonardo'yu okula bıraktım. Eve döndüm ama canım içeri girmek istemedi.


Bu sabah tüm sokaklarını dolaştım Cherbourg'uuuun! (Original şarkı Muazzez Abacı'dan bu akşam  tüm meyhanelerini dolaştım Istanbul'uuuuun!) Zaten iki ana cadde beş sokaktan filan oluştuğundan pek zor olmadı. Vallahi klasik bir insan degilim, en sevdiğim müzik grubu hala Led Zeppelin, hep rock, caz filan dinlerim. Ah beni  bu Cherbourg havası mahvetti !:)
Meyhane yerine trenli kafeye gidip kahve içip bol tereyağlı croissant (kruvasan) yiyip lokal gazeteye göz attım. Gemiyle gelen ingiliz bir grup bira içiyordu sabahın 8,5' u normal ! hem ingilizler hem de kasvet. Bu kafe Leonardo'nun favorisi:) İçeri adım atınca cam zemine basıyorsunuz. Altındaki odayı bir kızılderili köyüne dönüştürmüşler, raylar ve üstünde dönüp duran tren,  çadırlar, kovboy filmlerindeki kasaba evleri ! Allahın Normandiya'sının göbeğinde Amerikan kovboy köyü, ne alaka demeyin yaratıcılık sınır tanımıyor işte! Garson kız çok sempatik Fransa'ya yolu düşmüş olanlar bunun nasıl bir ayrıcalık olduğunu bilirler. Her seferinde kahvenin yanına gelen tadımlık biskuvi (Güzel bir Fransa geleneği gerçi krizden önce minik çikolata veriyorlardı kahve fiyatını arttırmak yerine biskuviye döndüler) oğlum tarafından yutulduğu icin fazladan  ikişer üçer gateaux getirmesi bizi kalpten fethetti . Gülümseyen bir yüz, fazladan biskuviler ve tren eglencesi daha ne olsun. 














Cherbourg meydanı insan kaynıyordu:)




Kafemizde sıcacık ve kalabalık görüldüğü üzere!
 




Treni görmek kolay değil cam aşınmış net fotoğraf almak zor



Sonbahar hüznüne ve Normandiya' neşeli havasına pabuç bırakmak yok. Işte size neşelenecek bir neden çikolatalı kirpi

Çikolatalı kirpi
250 gr çikolata mümkünse bitter ve %70 kakao içeren
200 gr krema
70 gr tereyağı
Üzerini süslemek için badem, bi üzüm iki pirinç yada varsa pasta süslemekte kullanılan gümüş bilyeler

1-Krema ve tereyağını bir tencerede orta ateşte kaynama noktasına getirin.
2-Ufak parçalar halinde kırdığınız çikolataları ekleyin ve karıştırın: Ateşi söndürün ve karışımı başka ısıya dayanıklı bir kaba alıp en az bir saat soğuması için bekletin.
3-Soğuyunca katılaşan bu karışımı elinizle kirpi şekline sokun. Dikenlerini bademlerle yapın. Bir üzümden burun ve iki pirinçten göz et voila.




19.10.2009

Kuzey baharı, koca yemiş ve Pierre Hermé usulü portakal aromalı bitter çikolatalı mus (mousse au chocolat)



Minik Leonardo kuşunun petit déjeuner diye şakıması ile uyandık. Güneş kış kırmızısına bürünmüştü bile. Hava buz, gökyüzü açık, üşüyen bir millet evladı olarak kemiklerime işleyen ama insanı canlandıran kuzey soğukları. Normandiya'lılar üşümüyor! Aslında bizim kadar üşüyen bir millet yok arkadaşlar. Kış soğuklarında bile herkesin kafası, bağrı açık. Londra' da mini etek ve çorapsız stilettolarla geziyorlar bana göre hepsi sistitten kıvranıyor ya neyse geçelim!!. Ben, annem ve Leonardo üçlüsü haricinde Cherbourg'da bere takan yok. Ancak annemin Leonardo'ya atkı takma ataklarını engelleyebildiğimi gururla söyleyebilirim. İnsan önce zihninde üşüyor diyerek inanın soğuğa alışmaya bir Norman direncine kavuşmaya çalışıyorum ama şapkaya rağmen burnum sürekli akıyor, sinüzitim gene nüksetti, acilen Neti (bir çeşit çaydanlık) içine su, deniz ve magnezyum (sel nigari) tuzu koyup burnumu yıkamaya başlamalıyım. Haftaya Paris'ten alacağım artık burda yok.

 
Dün yaptığımız yürüyüşler esnasında bulduğumuz koca yemişlerden (Arbutus unedo yada fransızcasıyla arbousier) topladık. Marianne'ın anneannesi reçel yaparmış, Portekizlilerin bir çeşit şarapları var bu meyveyle yapılan. Türkiye'de de görmüştüm sanki. Sadece kızarmış olanları yeniyor yoksa buruk ve sevimsiz bir tadı var.
Fransızlar  hiç birşeyi atmayıp herşeyi değerlendiriyorlar. Günlük alışveriş ve yenilebilecek kadar yiyecek alıyorlar, bize garip gelen 2 muz, 3 domates satin alinmasi ondan. Yemeğe bu kadar kafayı takmış bir milletin tüketimi bu kadar kontrollü yapması ilginç. Pazarlama (marketing) burda yeni gelişiyor. Bilinçsiz tüketim toplumu olmadiklari gibi eskiye ve geleneklere bağlılar. Hijyen delisi değiller nerdeyse çiğe yakın et, çiğ yumurtadan yapılan sos ve tatlıları yiyorlar. Çiğ sütten yapılan güzelim peynirler cabasi eeee hani çiğ et, yumurta, süt tehlikeliydi salmonella, brusella vs vs buraya hiç uğramıyor anlaşılan. Hicbir fransıza çok pişmiş et yediremezsiniz. En güzel peynirler çiğ sütten yapılanlar. Çikolatalı mus çok sevilen ve tüketilen bir tatlı, adı gibi hafif köpük kıvamında saf çikolata sevmemek mümkün değil Leonardo'da bende bayılıyorum ama her seferinde tedirgin oluyorum.





Çikolatalı Mus (tarif Pierre Hermé'nin La Larousse des Desserts adlı kitaptan alınmıştır)

180 gr bitter çikolata                                                      
1 çorba kaşığı süt
100  gr krema
30 ml (2 çorba kaşığı) portakal likörü yoksa portakal kabuğu incecik rendelenebilir yada portakal yağı)
20 gr tereyağı
3 yumurta
15 gr şeker
1-Krema ve sütü bir tencereye koyup kaynayınca altını kapatın. İçine kırılmış çikolataları ekleyin ve eriyene kadar karıştırın. Cikolatayi bir bıçak yardımıyla kesme tahtasının üstünde yapabildiğiniz kadar küçük parçalara bölebilirsiniz.
2-Tereyağını küçük parçalara bölün ve yukarıdaki karışıma ekleyin.
3-Yumurtanın beyazı ve sarılarını ayrırın. Sadece beyazları bir mikser yardımıyla bembeyaz köpük olana kadar çırpın. Yavaş ayardan başlayın tutmaya başlayınca hızı arttırın, kabı ters çevirdiğinizde köpük akmıyorsa olmuş demektir. Bir iki denemede kıvamı anlarsınız yanlız çok hızla uzun süre çevirirseniz  yine sıvı hale gelir dikkat. Bu kıvam makaron, sufle ve daha bir çok tatlı için gerekli bir tekniktir.
4-Yumurta sarılarını da karıştırıp azar azar çikolatalı karışıma ekleyin ve karıştırın. Yumurta beyazlarının üçte birini çikolatya ekleyin ve bir spatul yardımıyla alttan sıyırıp üste çevirerek karıştırın burda amaç yumurta köpüğünün içine hapsolmuş hava kabarcıklarını kırmamak daha sonra mus'a köpük hafifliğini verecektir. Kalan köpüğüde ekleyip yine alttan yukarı doğru daireler halinde karıştırın hafif beyaz köpükler kalabilir çok önemli değil hatta kalması daha iyi. Tek kişilik kaplara paylaştırın.
5-En az 2 saat buzdolabında bekletin. Üstüne biraz krema ve çikolata kırpığı ile süsleyebilirsiniz.



15.10.2009

Mutlu cenaze töreni Bali ölüleri yakma merasimi (cremation)









Bali'de iç bayıcı turistik gösterilerden sonra rehberleri terk ettik ve kendi içgüdülerimize göre dolaşmaya karar verdik. Sonra kimi bulduk hatırlayamıyorum ama ben bayağı ısrar edince bizi ölüleri yakma törenine götürdüğünden doğru kişi olduğu kesindi. Aslında çok şanslıydık en son tören 2 sene önce yapılmıştı. Bu tören çok pahalıya mal oldugundan ancak uzun zaman dilimlerinde yapılabiliyor, tüm köy bekliyor sonunda birlik olup töreni gerçekleştirebiliyorlar. Birkaç senedir mezarda kalmak zorunda olan cesetler ancak tören günü mezardan çıkarılıp yakılıyorlar. Bize normal gelen gömülme aslında ara dönem ve bir Hindu için üzücü çünkü ruh arada kalıyor ve bekliyor.
Hayatimin en mutlu cenaze töreniydi,  bu kültürel zenginliğin ve farklılığın içinde ölüme başka açidan bakabilmek cok ilginç bir deneyimdi. Tüm köy en güzel elbiselerini giymiş, ellerinde yada kafalarının üstünde taşıdıklaı sepetlerde, ikram edecekleri hediyelerle beraber ve mutlu mesut yola koyuldu. Hediyeler; şişlere geçirilmiş minik domuzlar, ördekler, çeşit çeşit içecekler, yiyecekler, kokular daha neler neler hepsi bu yolculukta ölüye eşlik etmek için. Önce mezarlığa gidilip ölüler mezardan çıkarıldı. Sonra iyice yıkandı, çeşit çeşit kokular sürülüp çok güzel kumaşlara sarıldı. Akabinde hayvan şekillerinde hazırlanmış ve süslenmiş kocaman tahtların üzerine yerleştirildi. Ben en çok kötü kokmasından korkuyordum. Yıllar önce Berlin yakınlarında bir nazi kampına gitmiş onca yıl geçmesi rağmen hala varolan yanık insan kokusuna dayanamamış ve fırınları gezememiş çok kötü olmuştum. Hala da unutmadım o kokuyu. Hayır ne hazırlık ne de yakma aşamasında hiçbir rahatsız edici koku oluşmadı üstelik hava çok sıcaktı. Belki de acı çeken ruhlar olmadıklarından dolayı koku yoktu.
Bali hindulari ölü gömme törenini daha teatral gerçekleştiriyor bu açıdan diğer hindulardan farklı. Bali Endonezya'nın tek müslüman olmayan adası bu yüzden zaman zaman bombalı terörist eylemlerin hedefi oluyor. Karma'ya inanan Bali'liler o kadar yumuşak huylu, hırssız ve nazik insanlar ki bu dünyada böyle bir topluluk olması hemde turist istilasına rağmen hayret verici.



Bu inanışa göre beden de esir olmuş ruhun serbest kalabilmesi için yakılması ve toza yani toprağa dönüşmesi gerekiyor.  1000 yıllarına doğru yazılmış sanskritce "veda"larda ölüm insanların orta dünyası ile ruhların yaşadığı üstün dünya arasında bir kopuş. Doğumla insanlar reankarne olarak bir alt dunyaya düşüyorlar. Doğum ve ölüm her iki dünya arasında bir pasaj. Tören bu değişime yardımcı olmak amacıyla yapılıyor. Ölülerin yıkanması, süslenmesi, güzel kokular sürülüp, güzel kumaşlara sarılmasi ölüm hissinden uzaklasıp en güzel ve çekici haliyle reankarne olmasını sağlamak için. Törende yapılan herşeyin bir nedeni vardı.  Bir sürü adamın zorlanarak tüm sokakları dolaşıp o kocaman hayvan tahtlarını (fil, ejderha, aslan vs şekillerinde) içindeki cesetlerle birlikte taşımasını anlayamamıştık ki bunun aslında ruhu şaşırtmak için yapıldığını öğrendik eski bedenine dönüş yolunu bulamasın üst dünyaya geçmesi kolay olsun diye. 
Bizden baska turist yoktu, fotoğraf çekmemiz, orada bulunmamız kimseyi rahatsız etmedi. Ama biz yine saygısızlık ediyormuş gibi hissettik nede olsa baska bir bakışla ordaydık. Bali sıcağından tenimizi korumak için örtünmek zorunda kaldık yoksa tüm kadınlar dantelli üstlükleri renkli sütyenleriyle çok seksiydi.























Ben Bali'ye ve bu kültüre hayran kaldım en kısa zamanda daha bilgili olarak dönmeyi hayal ediyorum. Maymunlar tapınağı, kecek dansı, Ubud el sanatları köyleri başka yazı konusu artık...Bu arada evet unutmadım bu blog aynı zamanda yemek blogu geliyor tarifler yakında:)



13.10.2009

Bali Meyveleri, blog kardesligi, rambutan ve kucuk mutluluklar


Taze Hindistan cevizi ve tabak dolusu mangusteen 



















Bali meyvelerinin fotografi yok diye hayiflaniyordum. Bugun fotograflar gelmeye basladi sevgili Selen tarafindan. Hemde o kadar meyve arasindan en sevdigim Rambutan'i tesadufen secmis ve bloguna koymus. Onu okumadan once Acelya'nin blogunda yayinladigi egzotik meyveler videolari gorunce rambutan videosu ismarlamistim ki Selen'in blogunda rambutan karsimdaydi. Hem heyecanlandim hem sevindim hemde cok ama cok mutlu oldum. Takipteyim yeni Bali meyvelerini heyecanla bekliyorum:)
Duzeltme: postcrossing.com icin kartpostalimi yollamak uzere postane yolunda birden farkettim ki mangusteen ile rambutan'i karistirdim. Benim en sevdigim meyve mangusteen idi. Karisiklik icin ozur ancak sevincim baki:)


12.10.2009

Kırmızı frenk üzümü Ratafia''ı Fransız usulü likör, çilek, nane likörleri, frambuaz şarabı


Likörlerin gerçek meyve ile yapıldığını okuduğumda duyduğum hayranlığı hala hatırlarım.Tekel muz ve nane likörü haricinde üretimde gerçek meyve kullanıyordu, birer birer hepsinden aldım denedim. Acıbadem, altınlı olan çeşit çeşit hem renkleri hem tadları beni hep büyülemiştir. İlk yaptığım likör vişne likörüydü tadına doyulmayan.

İkinci denemem Tijen İnaltong'un Bodrum Pazarı kitabında? verdiği tarife göre nane likörüydü, rengi tekel nane likörüne benzemese de tadı daha güzeldi. Cezmi'nin Bozcaada'da ki evinde kendi yaptığı füme etler, Adapazarı ve köylerinden teker teker topladığı isli peynirler, Çisel'in zeytin ezmeli soslu makarnalari ve ahtapot carpaccio'lar, adanın güzel sarapları esliğinde yenildikten sonra sıra Çisel'le yaptıkları guzelim likörlere geldi. Aman allahım hayal bile edemediğim bir mutluluk zencefil, kahve, çağla, çilek ve nice tadlar...  Böylece evde istediğim meyve yada karışımla likör yapılabileceği aklıma yattı ama hayata geçirmek için Fransa'ya taşınmam ve kendime zaman ayırmam gerekliymiş. Şimdi aklıma esen meyveyle likör yapıyorum.

Fransızlar likörleri içindeki şekere ve alkole göre adlandıriyor. Şarapla ve daha az şekerle yapılanı meyvenin adına göre mesela framboise şarabı diye adlandırılıyor şurup kıvamında, alkolü daha yüksek ve şekeri daha az olan Ratafia ki ağzınızdan alevler çıkartabilir ve nihayetinde şekerli meyve tadını aldığınız likörler.
Ratafia üzüm çırası eklenerek yapılabildiği gibi değişik meyvelerden de yapılabiliyor: İçine eau-de-vie ekleniyor 40-45 derece arasında değişen bu meyve alkolü grappa yada votka gibi renksiz ve sert bir içki, tek başına içmek çok zor digestive olarak bir parmak içiliyor yada likör yapımında kullanılıyor. Eau-de-vie sarap yapimi sirasinda artan kuspeden yada artan veya bozulmus saraptan yapilan distile edilmis alkol. Bu alkolu toplama tekeli devlete ait ise de mesela Burgunya bolgesinde bagbozumu sonrasi koy koy gezen ve atiklari distile edip alkole cevirenler meslek sahipleri var, tabiki komsu isi biraz alkode birakiyorlar yasak olmasina ragmen!  Konu dagildi toplayalim, Çilek ve kırmızı frenk üzümü likörünü eau-de-vie(o-dö-vi) ile yaptım bana göre çok sert oldu ama fransızlar en çok onları beğendi. Ben votka ile yaptığım nane ve şarapla yaptığım  frambuaz likörlerini tercih ederim. Burdan bir ticaret kapisi dogdu Afrika restoranı sahibi arkadaşımız çok beğendi ona şimdi satması icin egzotik meyvelerden likörler yapıyorum .

Gelelim tariflere;
Kırmızı frenk üzümü Ratafia'sı(ratafya)
Kırmızı frenk üzümlerini iyice ezin ve ince delikli süzgeçten süzün yarım kilo frenk üzüm suyu elde edin. 1 kilo votka ben eau-de-vie kullandım, 2 sap karanfil, bir çucuk tarçın ekleyin. 8 gün bekletikten sonra tekrar süzün 1 kilo şeker ekleyin içime hazırdır. İçinde pektin olduğundan neredeyse jöle kıvamına gelecektir normal. Bu özelliğinden dolayı bu yemişten çiğ olarak reçel de yapılıyor.

Frambuaz Şarabı
400 gr framboise
1 şişe kırmızı şarap
1 kilo şeker
1-Sudan geçirilerek yıkanmış (suda bekletirseniz suyu emdiğinden tadı azalıyor) ve suyu süzülmüş frambuazları bir şişe şarapla karıştırıp 24 saat bekletin.
2-Ezerek ince süzgeçten geçirin ve bir tencereye koyup kaynama noktasına getirin, ocağı söndürün şekeri ekleyin ve iyice eriyene kadar karıştırın. Tekrar süzün, istediğiniz berraklık derecesi
ne göre  filtre de edebilirsiniz.

Nane Likörü
Bir demet nane
bir şişe votka
300 gr şeker
1-Nane demedini yıkayıp suyunu iyice süzün. Votka ile beraber bir şişeye doldurun. Bir ay güneş gören yerde bekletin, rengi kararacaktır önemli değil.
2-Sürenin sonunda süzüp şekeri ekleyip iyice karıştırın. 24 saat beklesin, içime hazırdır. Rengi için Özgül'ün tariflerinde öneriler var ilgilenen deneyebilir.

Çilek Likörü
1 kilo çilek
1 şişe votka
300 gr şeker
bir çubuk tarçın

Çilekleri yıkayıp kuruladıktan sonra dörde bölün. Üstüne şekeri ve votkayı ekleyip karıştırın. Bir kenarda 3 hafta beklesin zaten bu süre sonunda tüm çilekler üstte birikiyor ve rengini kaybediyor. Süzün şık bir şişeye koyun mis gibi çilek kokusunun sizi mutlu etmesine izin verin:)

Burdan beni sofralarında ağırlayarak yiyeceklerini paylaşan sohbetlerine doyamadığım arkadaşlarıma, yazdığı kitaplarla dünyamı zenginleştiren yazarlara ve blogumu okuyan kardeşlerime sevgilerimi iletiyorum. Gökten üç elma düşmüş... hepsiyle likör yapılmıştır bilginize:)

Frambuaz sarabi
nane likoru
cilek likoru
soldaki nane sagdaki cilek likoru ortadaki Seda'nin 2005 yilbasi hediyesi llikor bardaklari:)


9.10.2009

Paris'te en iyi çikolata dükkanları ve sıcak çikolata












Paris çok iyi kalitede çikolatalara kolayca ulaşabileceğiniz bir şehir 300 tane çikolata dükkanı var. Kötü çikolatacıya rastlamanız zor.  Pastalar  % 56-75 kakao kitlesi içeren gerçek çikolatalarla yapılıyor.  En iyi çikolata dükkanı kişiye göre değişebilir ama en kaliteli çikolatayı kullanan dükkanlar belli, en güzeli hepsini deneyip kendi seçiminizi yapmanız nede olsa asıl keyfi keşfetmek kısmında. Çikolata kakaonun işlenerek yağı ve özünün ayrılması ile oluşturuluyor. Kakao yağı yerine başka yağlar kullanılarak maliyet ve lezzet ucuzlatılıyor aman dikkat. Uzun süre çikolatalarına keçi boynuzu özü katılan bir millet evladı olarak cennette gibiyim burda. Asagidaki cikolata dükkanları butik üretim yapıyorlar tazelik ve gerçek kakao yağı ile kaliteli kakao özü kullanıldığında sonuç mükemmel agızda eriyen ve bizi başka diyarlar götüren ilahi tad. Burada endüstriyel üretim yapan dükkanlar yer almamıştır o yüzden fiyatlar kaliteye gore belirlenmiştir 100 gr 7-11 euro arasi degismektedir. Yeri geldi Godiva'yı Ülker aldı biliyormuydunuz. Ülker'in çikolata hammaddesini kahve dünyasının sahibi sağlıyor. Kahve dünyası kuvertürleri 70 kakao kitlesi ve kakao yağı içerdiğinden Türkiye'de iyi çikolata bulamayanlara alternatif sağlıyor.

Paris'te her kafede sıcak çikolata bulabirsiniz aman dikkat genellikle toz kakaoyla yapılmış olup hatta önünüze karıştırılmadan gelir, sıcak sütte yüzen kakao tozu şiddetle uzak durun varsa "chocolat chaud à l'ancien" olsun yoğun gerçek çikolatadan yapılmış genizden aşağa doğru zevkle akan insanin icini ve ruhunu isitan sicak cikolata. Angélina'da sicak cikolata icmeden bu dunyadan cekip gitmeyin derler :)

Vaktiniz yok çikolatacıları gezemediniz asla önerilmez ama  o zaman bir supermarkete girin, peynir alışverişinize  "184"8 marka çikolatanın frambuaz'lısı ve "Lindt"'in fleur de sel yani tuzlusunu alın, bir paket Van Houten kakao tozu alın eve dönünce  bayram edin sonuç tatmin garantili. Van Houten hollanca çünkü ilk defa kakaoyu toz hale getiren sahistir kendileri, bazı kitaplarda  hollanda usulü kakao denir toz kakao yerine.

Bana göre kaçırılmayacak çikolata dükkanları,

1-Jean Paul Hévin
231 rue Saint Honoré (1e) M:Tuileries yada 3 rue Vavin (6e) M:Notre Dame des Champs

2-Pierre Hermé (mutlaka makaronları da tadılmalı)
72 rue Bonaparte (6e) M:Saint Sulpice or Mabillion yada 185 rue de Vaugirard (1e) M:Pasteur

3-Patrick Roger Vitrini her zaman degisik temali ve ilgi cekici  kutulari turkuaz renklidir.
108 boulevard saint Germain (6e) M:Odéon yada 45 avenue Victor Hugo (16e). M:Victor Hugo or Kléber

4-La maison du chocolat
225 rue du Faubourg saint Honoré (8e) M:Ternes yada 19 rue de Sévres (6e) M:Sévres-Babylone

5-L'étoile d'Or
30 rue Pierre Fontaine (9e) M:Blanche

6-Ladurée
75, Champs-Elysées, Paris (8e),

8-Pierre Marcolini Belcika originli ancak hatiri sayilir bir cikolata dukkani
89 rue de Seine (6e) M:Odéon

Çikolata ve şekerleme sözlüğü

Cacao: Kakao
Ballotin: Önceden hazırlanmıs çikolata karışımları kutusu Dilerseniz satıcılar seçiminize göre bir kutuda yapabilir.
Bonbon de Chocolat: icleri degisik aromalarla doldurulmus tek isirimlik cikolatalar
Calisson: Aix-en Provence Guney Fransa'ya ozgu ici kavun sekerlemesi ve badem ezmesi disi beyaz seker hamuru kapli oval sekerleme.
Florentin:Cikolaya batirilmis yuvarlak karamellenmis badem ve meyve sekerlemeleri
Ganache:cikolata krema yada tereyagi karisimi cesitli aromalarla tadlandirilip cikolatanin icine doldurulabildigi gibi disini ince bir tabaka ile kaplamada da kullaniliyor.
Guimave: yumusak beyaz sekerleme eti puf icinde kullanilan
Marron glacé: Kestane sekeri
Mendiant: Cikolata halkasina uzerine dizilmis kuru meyve ve findik, fistik vs
Nougatine:Nuga
Orangette:Cikolata kapli portakal kabugu sekerlemesi
Pâte à tartiner: Cikolata kremasi ekmege surmek icin
Pâte d'amande:badem ezmesi
Pâte de fruit: Sekerle pisirilmis meyve pureleri kare halinde kesilip sekerlenerek satiliyor lokum kivaminda.
pâte de pistache:sam fistigi ezmesi
pralin: Kavrulmus badem yada findik, karamel haline getirilmis seker ve cikolata karisimi
Rocher: Cikolata pralin ve bademle doldurulmus
Tablette de chocolat: Cikolata tableti
Chocolat de couverture: Kuvertur cikolata, mutfakta kullanilmak icin
éclat de féve de cacao: Kakao cekirdekleri kiriklari

Dukkanlarda yer alan cikolatalar icinde bulunan malzemeye gore isim aliyor yada prensesin ruyasi gibi icindekine cagrisim yapmayan adlarla anilabiliyor.

Yukaridaki liste benim tercihlerimi yansitiyor ayrintili fransizca bilgi Fransa'nin en iyi 100 cikolata dukkani listesi'nde yada David Lebovitz'in ingilizce blogunda incelenebilir.



LinkWithin

Blog Widget by LinkWithin