31.03.2011

Japonlara yardim ve origami

Japonya'da nukleer felaketin boyutlari her gecen gun artiyor ve ne zaman bitecek sinirlari ne olacak kimse ongoremiyor ama coktan gundemden dusmus durumda en azindan Turkiye'de!


Felaketin boyutlari anlasildikca yardim kampanyalari hiz kazaniyor.Sizde bir ucundan tutmak isterseniz su linkteki adreslerden yararlanabilirsiniz.  Dun okulda japon kizlar yardim topluyordu. Verdiginiz uc kurus karsiliginda minik bir origami kusu hediye ediyorlar. Bir kere daha ulusun kalitesine, zerafetine hayran oldum. Ustelik yardimi gonul rahatligiyla verebiliyorsunuz kimse  o parayi cebine atmayacak gerekli yerlere ulasacak az sey mi bu guven?

28.03.2011

Tourin usulu sarimsak corbasi

Yogunum, yogunsunuz, yogunlar !!
Dersler, sinavlar, odevler yorgunluk, baharin guzelligi, hamagi cikardik, tohumlarimi ektim, mutluyum haftaya fotograflar.
Bu corba Guney Bati Fransa'da yeni evlilere evlendikleri gecenin sabahinda yapilip servis edilirmis. Corba gunleri bitmeden. Fotografi var bir yerlerde arayip bulacak halim yok affola...

4 kisilik
1 buyuk bas sarimsak
1 yumurta
1 yemek kasigi zeytinyagi
1 yemek kasigi un
1 litre tavuk suyu yada su
biraz sirke
tuz, karabiber

1-Sarimsaklari ayiklayin, bir tencereye zeytinyagini koyup orta ateste ince dogradiginiz sarimsaklari yaklasik 3 dakika civari kavurun. Icine unu serpeleyip karistirmaya devam edin en son suyu ekleyip kapagini kapatin kisik ateste 10 dakika kaynasin.
2-Yumurtanin beyaz ve sarisini ayirin. Yumurta sarisini birkac damla sirke yada limon suyu ile iyice karistirin. Ateseten aldiginiz corbanin icine azar azar dokup hizlica  karistirin yoksa yumurta pihtilasir. Diger bir yontem terbiye yontemi bir kaseye biraz corba alip azar azar yumurtayi yedirerek karistirin ve en son tencereye dokun. En son yumurtanin beyazini cirpip yine ayni sekilde ekleyin.  Sicak servis yapin.

.

21.03.2011

21 Mart ilkbahar baslangici, Caen'da pembe bahar yagmuru

dicentra Mari'nin kalbi

yaz mujdecisi



pembe cicek yagmuru ne guzel ancak carsamba radyasyon yagmuru gelecekmis kafami dogaya gomuyorum...Ben bu yaziyi yazdiktan sonra Tijen'i ziyaret ettim ki ne goreyim, Tijen harika bir yazi yazmis icinizi ferahlatmak icin tik tik.


















Her ay vitrin degistiren kitapci gecen ay kalpti tema bu ay isyan! sanirim bugunlerdeki duygularimi ifade etmek icin uygun

17.03.2011

Turkiye Japonya depremine neden ilgisiz? II ve tupgaz ile nukleer enerji arasinda fark var mi?

Ikigun once yazdigim yazinin iceriginden ziyade basligi dogrultusunda muhtemel yanlis anlamalar uzerine bazi  noktalari tekrar aciklama ihtiyaci duydum. Bu yazi dun yazildi ancak bugun size ulasabiliyor, kisisel zorluklar nedeniyle ayni Turk medyasi gibi bir gun sonrasinda haberler. Ozetle basin ozgur degil ve sansur uyguluyor dedim ki sansuru genis anlamiyla dusunun sadece haberin verilmemesi degil kisitili verilmesi de sansure girer, Turkiye'yi deprem ve nukleer patlamalara ilgisiz bulup nedenlerini tartismak istedim.

Oncelikle, Dunyayi Japonya depremi ve baglantili nukleer kaza yerinden oynatirken ve yabanci basin nerdeyse yuzde seksenini bu konuya ayirmisken, Turkiye’deki magazinel bombardiman ve yonlu bilgilerin arasina sikistirilmis ve genel olarak bahsedilmis detaylara hic girilmemis haberler bana ve benim gibi dusunenlere yeterli gelmiyor. Tatlises’in menusu, bakan ziyareti dakika dakika aktarilirken nukleer felaketin dislanmasi normal degildir. Turk basini Japonya felaketine kayitsiz derken kastettigim budur. Zaten gelen yorumlardan bu ilgisizligin nedenleri asagi yukari ortaya cikti. Turk basini bagimsiz olmadigindan guc gruplari ve hukumetin baskisiyla gundemi belirliyor. Gundem magazin programi uzantisindan oteye gidemiyor. Flas flas bakan yogun bakimdayken uyandirmayin dedi! Japonya’da mi? ayni esnada nukleer reaktorler patlamak uzere. Nukleer felaket konusu gecistiriliyor. Hicbirimiz nukleer santraller ve radyasyon konusunda yeterince bilgi sahibi degiliz, normal cunku son derece teknik ve bilimsel bir konu iste tam da bu noktada bilim adamlarinin devreye girmesi gerekiyor. Bu konunun bizim anlayacagimiz sekilde aciklanmasi, tanimlanmasi, olasi tehlikeler yaninda ongorulemeyen tehlikeler ve sonuclari islenmeli, tartisilmali ve ortaya acik bir tablo konulmaya calisilmalidir. Bu tablo felaket tellaligi icin degil yapilmasi amaclanan nukleer santral konusunda bilgi sahibi olup kendi vicdani kararimizi verebilmemiz acisindan hayati derecede onemlidir. Tupgaz ile nukleer arasindaki farki bilmeyen basbakanin bihaber vatandaslari olmayalim. Japonya felaketi bunu tetiklemeliydi Turkiye’de ayni tum dunyada oldugu gibi. Tabiki kendimiz icin korkmaya baslamadan cok once Japonya felaketin 7.gununde olan insanlara yardim kampanyalari duzenlenmesi, devletin, siyasetcilerin bu konuda hassasiyet gostermesini beklerdim ben. Turkiye 7.gunde nihayetinde yardim gondermeye karar vermis bugun radikal online’da konuyla ilgili tek haber buydu. Nukleer santral bazi ongorulebilen felaketlere gore insaa ediliyor deprem vs gibi ancak hesaba katilmayan doga ananin tokatlari ; japonca bir kelime olan tsunami ornegi yaninda gectigimiz aylarda Fransa’da sogutma sistemini isgal eden ve arizaya yol acan yosunlar gibi. Kritik dusunce gelistirme ve dusuncelerini savunma hepimizin vatandaslik gorevi. Bu surecte basinin rolunun onemi su goturmez. Bana yollanan bir videoda vatandaslara soruyorlar Japonya nerede diye? Ancak sorulari ezik buzuk bell iki egitim imkan ve firsati sunulmamis insanlara yoneltiyorlar ve diyelimki 10 kisiye sordular sadece istedikleri cevaplari verenleri yayinliyorlar, basinin halki bilinclendirmesi bu mu? O haberi Nisantasi’nin sik bir kafesinde yapsaydi bana gore habercilik ornegi sunardi. Basin once kendisiyle hesaplasmali.

Ikinci yon ise, Magazinel bombardiman altinda gercek bilgi istenilen etkiyi gosterebilir mi? Zihinsel uyusma icinde bilgi algilanip reaksiyon gosterilebilir mi? Hergun dizilerde ve haberlerde olum ana tema iken siddet sahneleri kesintisiz verilip kan govdeyi gotururken insan beyninin hissizlesmesi kacinilmaz. Belki bu yuzden Japonya depremine tepki gosteremiyoruz. Bu konu bir blog yazisiyla cozumlenemeyecek kadar genis ve okul dolayisiyla cokta vaktim yok ama onumuzdeki gunlerde hepimizin insanliga borcu bu. Nukleere karsi hareket baslatmak, baslamislara katilmak ve yakinindakileri bilinclendirmek. Greenpeace’in cagrisina kulak verin. Japonya’da bugun itibariyle 5178 olu 5600 kayip var bu sayinin 25.000’e cikmasi bekleniyor. Ayni 99 depreminde oldugu gibi. Japonya ile kader birligimiz var bunu birde nukleer felaket birligine cevirmeyelim. Vaktim olsaydi gazetelerde ki semalari scan edecektim. Yasadigim yerdeki yerel ve bolgesel gazetelerin bile ana sayfasi tamamen, icte 3 sayfasi ayritintili olarak bu habere ayrilmis durumda. Nerdeyse tum partiler, bilim adamlari, Nukleer tesis ve birlik sorumlulari konuya iliskin aciklama yapiyor. Avrupa Birligi kararlar aliyor. Turkiye basbakani da tupgaz benzetmesiyle karikatur konusu olmaya devam ediyor. Evren’nin yazisina  goz atabilirsiniz. Almanya en cabuk davranan ulkelerden oldu ancak tartismalar hala bitmedi, sular durulmadi. Almanyanin koyu sagci parti baskani bile Fukushima’dan sonra nukleere bakisim degisti dedi, bizlerinde  bu noktaya varabilmesi cok onemli.
Nukleere hayir Greenpeace'in kampanyasina destek icin tik tik

15.03.2011

Turkiye Japonya depremine neden ilgisiz?


Japonya depremine Turk medyasi neden bu kadar ilgisiz ?  99 yilinda 7,5 siddetinde deprem yasamis 20.000 vatandasini  kaybetmis, 135.00 binasi cokmus, 600.000 kisisi evsiz kalmis,  acilan 2100 davadan sadece 110 sonuclanmis ve cezalari ertelenmis , cogu dava zamanasimina ugramis kotu insaat yaptiklari icin suclu olduklari ilan edilen sistemin gunah kecileri yakalanmadigi icin pacayi siyirmisken Turkiye neden Japonya depremine ilgisiz. Japonya 99 depreminde bize ilk yardim gonderenlerden, halbuki biz  ilgilenirmis, uzulurmus gibi bile yapamiyoruz. Tamamen gundem disi ayni arap ulkelerinde yasanan devrimlere ilgisiz kalindigi gibi. Turkiye ne zaman dis dunyayla baglantisini kesti ? ne zaman sadece kendi gobek deligine bakar oldu ?  ne zaman magazin disinda hicbir seye kafa yormaz oldu ? Deprem olasiligi yuksek ve ciddi derecede yikima ugrayacak ulkelerden biriyiz, buna ragmen lafta kalan deprem sigortasi ve depreme dayanikli bina normlari disinda hicbir onlem, koruma yada felaket sonrasi planimiz olmadigi icin mi ?,Japonya gibi isi ciddiye almis bir ulkede bile depreme bagli kayiplar buyuk olcude onlenmesine ragmen tsunami ve nukler santral zararlarindan kacinilamadigi icin gelen tevekkul hali mi ? Doguluyuz biz, dusunce de ve medeniyet olceginde bir kendini birakmislik kaderine boyun egmislik hali mi ? Yakinlarini kaybetmeyen kimse yok 99 depreminde zamanla kayiplarin acisiyla basa cikmayi ogrendik yenisi gelse gene sureriz acilarimiza zaman merhemini diyerek mi ?  Avrupa’da deprem ertesi nukleer karsiti gosteriler meydanlari dolduruken neden Turkiye’de kimseden ses cikmiyor ?  Taksim meydanina neden insanlar dolusmuyor ? Sadece bizde degil son derece eski yapilmis ve tehlike arzeden burnumuzun dibindeki potansiyel tehlike arzeden  Rusya, Slovakya’daki nukleer santrallere neden kimse sesini cikaramiyor ? Bagla ulkeyi magazine onlar kendilerini ozgur sanarken et manipule istedigin kadar, ruhlari bile duymaz. Ailemizin diregi televizyonlar, haber bultenlerinde bile vicik vicik agdali magazin. Kulagina usulca uflenen uykuya dalmis bir halk. Basi kumda poposu acikta aynen deve kuslari gibi. Zenginlesmenin her derde deva olacagini sanan politikacilar ve dogru durust karsi politika uretemeyen mecalsiz solcular. Deprem bolgesine kurulmak istenen nukleer santraller. Nukleer santalleri kuranlarin insanliga karsi suc isledigi ve birgun mahkemelerde yargilanacagi inanmak istedigimiz bir hayal mi? Bunlari gecelim Japonya halki felakette nasil biraya geldi, panik yok, yagma yok halbuki Golcuk depreminde kaniksadigimiz tablolardan biriydi yagma. Halk ac, susuz, elektiriksiz, ilacsiz ancak dayanisma icinde birlik beraberlik ruhu hakim, batililarin ve bizim anlayamadigimiz bir dinginlik icerisindeler. Aglamayana meme yok ulkesi Turkiye’de Japonya’ya yardim kampanyasi var mi? Niye gazetelerde bilgi yok bu konularda. Japonya’nin ve Japonlarin yardima ihtiyaci var aynen 99 depreminde bizim oldugu gibi battaniye, yiyecek, su temel ihtiyaclarina yardim icin -Turkiye’de kampanyalar var ve haberim yoksa ozur ancak -size Amerikan ve Fransiz kaynaklara yonlendirmem mumkun.
Fondation en France

Konuyla ilgili ayrintili ve anlayabilecegimiz dilde bilgi almak icin buraya tiklayabilirsiniz.

8.03.2011

Kizkardeslerle dayanisma ve cilek receli

Kız kardeşlerle dayanışma...


Çilek reçeli yapmakta bir bilgi vardır. Topraktan başlayan, dala değen, oradan çıkıp kırmızının eline bulaşmasıyla ilgili bir bilgi. Elimize değen her şey tenimize bir yeni tat katıyor mu acaba? O tatlar ellerimizde birikiyor mu? Birikiyor olmalı. Niye güzel olsun yoksa kadınların elleri? Tenleri de biriktiriyorsa eğer... Tenlere değmeye korkmamışsa, biriktirecek kadar aklında tutmuşsa...

Çilekler sonra tencereye konur. Biraz da şeker üzerine... Bir taşımlık kaynatılır.

Bir taşımlık... Kadınların kendilerine ait ölçü birimlerinden biridir bu. Zaman bizim gövdemizde oluşuyor çünkü. Ay, gövdemizden geçiyor kanlı. Doğurmak için aylar geçiyor karnımızda. Zaman, kadınların gövdesinde etleniyor bir tek. Bir pinçik tuz, bir tık açmak var ocağın altını, göz kararı var suda pilav yaparken. Kadından kadına geçen ölçü birimleri. Kendi dillerinde ürettikleri başka bir bilim.

Sonra bir yayvan kaba konup, üzerine beyaz bir bez gerilip güneşe bırakılır. Güneş reçeli pişirir. Böylece toprağın, dalın, kadının elinin ve güneşin bilgisi eklenir reçele. Reçel bu yüzden kıvamlıdır. Ve bu yüzden birikir şeker içinde.



Genç kadınlar, kadınların kendi dillerini biriktirdikleri yerlere bakmalılar. Reçel yapmayı öğrenirken genç kızlar, aslında kadının evreniyle ilgili bir atlasa bakmaktadırlar. Oralarda biriken diller ve yazılmamış bilgiler hayatı döndürüyor hamarat.

Reçel bahane, genç kadınlar kendilerinden yaşlı kadınlarla konuşmalılar. Ama iyi yaşlanmış kadınlar bulmalılar. Annesinin lafından çıkmamış kadınları değil, bütün sözlerden çıkmış, sözler vermiş, tutamamış, sözlerini tuttuğu için ağlamış, ülkelere gitmiş gelmiş,

adamlar terk etmiş, terk edilmiş, sonunda en çok gülmeyi ve umursamamayı öğrenmiş kadınları bulmalılar. Genç kadınlar kendilerine kılavuzlar seçmeliler. O kadınlarda uyutulan bilgileri uyandırmalılar. Ama iyi yaşlanmış, maceralarda eskimiş kadınlardan bahsediyoruz burada; kitabına göre yaşamışlardan mümkün mertebe uzak kalmalılar. Genç kadınlar hâlâ şarap içebilen, vişneyle votkayı karıştırıp içki yapmasını bilen kadınlara gitmeliler. Sorularını onlara, kitaplardan bile çok onlara, sormalılar.

İnsan kendine ihanet ederek öğrenir ihanet etmemesi gereken tek kişinin kendi olduğunu. Belleri, boyunları, karınları ağrıyan, sabahları yorgun kalkan genç kadınlar, mutlaka bir süre önce kendilerine büyük bir ihanet ettiler. Şimdi onun bedelini öğrenmekteler. Yaşadıkları ardında uzun bir deniz gibi serili duran yaşlı kadınlar o denize bakıp, oradan bir taş çıkarıp, eskide, derinde kalmışlardan söyleyeceklerdir onlara neyin ne olduğunu. Kitaplar yapamaz bunu. Yaşlı kadınlar bunu bilirler. Yaşlı kadınlar hayatın büyücüsüdür.



Bir rüya gördümdü. Niye gördümdü, hiç bilmedimdi. Ama görünce bir iyi oldum sabah, bir iyi, sorma.

Kadınların hep rüyaları vardır. Her zaman bu hayatın cümleleriyle konuşmaz yaşamın gizi. Kadınlara çoğu kez rüyalarıyla gelir cevaplar. Kadınlar bu yüzden çok rüya görür ve bu yüzden rüyalarından çok konuşurlar. Bakmayın bunlara gülen erkeklere, çok ciddi şeylerden bahseder gece.

Bir çocuk doğuruyorum ve yalnız kalıyorum doğurur doğurmaz. Korkuyorum, ama bir yandan da hafifliyorum. Her macera öncesi olduğu gibi, her yol öncesi... Bağlıyorum sırtıma bebeğimi. Dağlara çıkıyorum. Sonra yaşlı, şişman bir kadın çıkıyor karşıma. Durduruyor beni. "Şimdi" diyor, "sana bu dağların otlarından hangisinin yeneceğini, hangisinin zehirli olduğunu öğreteceğim."

Derin bir oh çekiyorum içimden. Sabah kuş gibi uyandım ki sorma!

Kadınlar, kadınların yardımıyla yaşar aslında. Otları kadınlar bilir çünkü; zehirli olanla iyi olanı. Yaşamı sürdürmek kadının bilgisidir, bin yıllardır biriktirdiği. Yaşlı kadınlar, bildiklerini bilmeseler bile bilirler bu bilgiyi. Sonra, siz de bir kız çocuğu doğurursunuz belki!
Ece Temelkuran

Her sozune inandigim harika bir yazi yazdigin icin sagol  Ece Temelkuran, bana cok sevdigim bir kadindan geldi bende hemen sevdigim kadinlarla ve sevdigim ama emailini bilmedigim okuyucularimla paylastim. Kadinlar gununuz kutlu olsun. Bana recel nasil yapilir diye sormustu bir kez, ilk sorusuydu bana, hemde ilk takipcilerimden ve aldigim ilk sorulardandi nasil sevinmistim. Uzun uzun anlatmistim, o gene birsey sormustu. Korkma demistim, icimizde bir yerlerde vardir recel yapma bilgisi, kodlanmistir genlerimize. Kapa gozlerini gir mutfaga. Unutmamis hatirlatti bana bu yazi uzerine, hayat ne ilginc ve guzel,  kadin olmak daha da guzel:)



6.03.2011

bloguma dokunma

sacmasapan anti demokratik bicimde yonetilen bir ulkeye hayir! Otoriter yonetilen ulkelerde bile interneti yasaklayamadilar ve rejimler devrildi. Internet  bagimsizdir, bagimsiz kalacaktir. Her turlu yasagin delinebilecegi bir alandir internet, kontrol edemezsiniz! tum geri kafalilara duyurulur.  Su adresten yasaklanmis tum sitelere giris yapabilirsiniz. Site adresi bu ; http://blockedsiteaccess.com

 yasaga karsi duzenlenen kampanyaya katilmak icin sizde bir imza atin lutfen.
http://www.blogumadokunma.com/#wpcf7-f1-p16-o1

Telerama 5/3/2011 Turkiye, Rusya ve Avustralya kirmizi, Cin, Sudi Arabistan, Kuba internet tamamen kontrol altinda ve siyah. Libya'da internet daha az kontrol ediliyor sariyla isaretli bilgilerinize!

LinkWithin

Blog Widget by LinkWithin